SSAB, demir üretim sürecinde neredeyse sıfır fosil karbondioksit emisyonuyla üretilen dünyanın ilk ve en büyük baraj kapağı için 120 ton fosil yakıtsız çelik tedarik etmek üzere Vattenfall ile bir anlaşma imzaladı.
SSAB, demir üretim sürecinde neredeyse sıfır fosil karbondioksit emisyonuyla üretilen dünyanın ilk ve en büyük baraj kapağı için 120 ton fosil yakıtsız çelik tedarik etmek üzere Vattenfall ile bir anlaşma imzaladı. 21 metre genişliğinde ve 11 metre yüksekliğindeki çelik yapı, SSAB’nin fosil yakıtsız çeliğinin büyük ölçekli altyapı projelerinde nasıl kullanılabileceğinin somut bir örneği olacak. Çelik, SSAB, Vattenfall ve LKAB tarafından HYBRIT girişimi aracılığıyla ortaklaşa geliştirilen çığır açıcı bir teknoloji olan fosil yakıtsız sünger demire dayalı bir pilot teslimat olma özelliğine sahip.
Çelik endüstrisinin dönüşümü
SSAB Sürdürülebilirlikten Sorumlu Başkan Yardımcısı Thomas Hörnfeldt “Bu, karbon emisyonlarını azaltma konusundaki ortak kararlılığımızda önemli bir adım. Vattenfall gibi ileri görüşlü ortaklarımızla çelik endüstrisinin dönüşümüne öncülük etmeye devam ediyoruz. HYBRIT aracılığıyla gerçekleştirdiğimiz başarılı iş birliği, tüm değer zincirinde iklim ayak izimizi azaltmak için neler başarabileceğimizi gösteriyor” dedi. Bu sipariş, SSAB ve Vattenfall arasında fosil yakıtsız çözümlere geçişte derinleşen bir iş birliğinin göstergesi.
Net sıfır emisyon hedefi
Vattenfall’ın Nordik hidroelektrik santralleri operasyonları CEO’su Lovisa Fricot Norén ise şunları sayledi: “Vattenfall ve SSAB, fosil yakıtsız değer zincirleri ve bileşenleri geliştirmede büyük bir adım atıyor. Vattenfall, 2040 yılına kadar tüm değer zincirimizde net sıfır emisyona ulaşma hedefiyle fosil yakıtsızlığa doğru kararlı bir şekilde çalışıyor. Bu proje aynı zamanda, önümüzdeki yüz yıl boyunca hayati önem taşıyan fosil yakıtsız hidroelektrik santrallerinin ömrünü uzatmada da önemli bir rol oynuyor.” SSAB’nin fosil yakıtsız çeliği, geleceğin emisyonsuz malzemeleri için bir kavram kanıtı niteliğinde olup, büyük ve karmaşık bileşenlerin iklim ayak izini önemli ölçüde azaltarak üretilebileceğini gösteriyor.
